14 Eylül 2013 Cumartesi

Mutlu Kaplumbağa


Akram Ghasempour


      Küçük kızım büyüdü, okula başladı. Alıştırma haftasını  geride bıraktık. Bir eğitimci olmama rağmen, bir veli olarak okulda olmak bambaşka bir şey. Bir sürü endişe taşıyorsunuz: Yemeğini nasıl yiyecek? Öğretmeni ve arkadaşları ile ilişkileri nasıl olacak? Tuvalet temizliğinin üstesinden tek başına gelebilecek mi? Belki de bu kadar endişeli olmamız eğitim sistemimizdeki aksaklıklar. Okulda üstüne lavabo düşüp ölen öğrenciler oldu. Aradan zaman geçse de her velinin içinin sızlayarak hatırlayacağı bir olay. Fiziksel koşullar bir yana okulların ciddi maddi sorunları var ne yazık ki. Herkesin bildiği üzere zorla bağış almak yasak  ancak okulların temel temizlik ihtiyaçlarını karşılayacak kişilerin ücretleri bile okul tarafından ödeniyor.Birine vermeyeceksin diğerine kendi ihtiyaçlarını karşılayacaksın diyen sistem öğrenci ile veliyi karşı karşıya getiriyor. Bizim çocukluğumuzda dergiler vardı.O zamanlarda dergi parasını getirmeyen okula gelmesin derdi öğretmenimiz. Kabus gibi bir şeydi benim için. Öğretmen olunca görüyorsunuz ki öğretmen de mecbur kalıyor bu şekilde davranmaya ama o yaşta ki bir çocuğun bu mecburiyeti anlaması mümkün değildir. Keşke olması gerektiği gibi gerçekten eğitim , sağlık herkesin eşit şartlarda faydalanacağı şekilde ve ücretsiz olsa.  Aslında bir kitap tanıtacağım ama öncelikle okuldan bahsetmek istedim ancak konu eğitim olunca konuşulması gereken o kadar çok şey var ki. Bizim gibi eğitim sistemi her fırsatta değişen bir ülkede bu konuda söylenilmesi gereken sözler daima olacaktır diye düşünüyorum. Gelelim kitabımıza: Mutlu bir kaplumbağa var. Bir gün bir tavşan ona neden daha hızlı yürümüyorsun, koşmak eğlenceli bir dene diyor. Kaplumbağa hiç koşan kaplumbağa görmediğini ve belki de kendisinin ilk koşan kaplumbağa olabileceğini düşünüyor. Deniyor ancak vücut yapısının buna uygun olmadığını görüyor. Her şeyin bir çözümü olduğunu düşünen kaplumbağa bu soruna bir çözüm buluyor. Vücudunun altına bir tekerlek koyup sorunu çözse de görüyor ki hızlı gitmek onu aslında düşündüğü gibi mutlu etmiyor. Neden mi dersiniz? Çok güzel bir kitap. Şimal Deniz'e okurken çok beğendim. Her şeyin çok hızlı geliştiği, her şeye çok kolay ulaşabildiğimiz bir çağda yaşıyoruz. Belki biz de kaplumbağa gibiyiz. Sınırlarımızı zorlayıp tekerleklerin üzerinde hızla ilerliyoruz, bir çok güzelliği kaçırmak pahasına. Ve bir çoğumuz bu uğurda ruhsal, fiziksel sağlığını kaybediyor. Peki değer mi sizce?
Son olarak ekleyeyim yazar Akram Ghasempour ve ODTÜ yayıncılıktan çıkmış bir kitap. İyi okumalar... 

0 comments:

Yorum Gönder

Gelin beğendiklerinizi ve beğenmediklerinizi konuşalım...