Ben de Halimce Bedreddinem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ben de Halimce Bedreddinem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Ekim 2013 Cumartesi

Ben de Halimce Bedreddinem_Radi Fiş


    Radi Fiş'in ilk okuduğum kitabı değil bu.  Yine Evrensel Basım Yayın'dan çıkmış olan ve Mevlana'nın hayatını anlatan Bir Anadolu Hümanisti Mevlana kitabı da bu kitap kadar güzel  ve okunası bir kitap idi. Ancak okuyalı uzun zaman olduğu için o kitap ile ilgili bir yazı yazamayacağım. 
      Gelelim asıl kitabımıza. Bedreddin yaşadığı dönemin çok önemli düşünürlerinden. Din, dil, ırk ayrımı olmaksızın insanların eşit olduğunu savunan ve toplumda her şeyin eşit paylaşılmasının gerektiğini vurgulayan bir hukuk adamı da aynı zamanda. Bu düşündüklerinin bir kısmını müritleri ile kısa süreliğine de olsa İzmir Karaburun'da gerçeğe dönüştürüyorlar. Ancak Padişah'ın, ağaların, beylerin olmadığı bu sistem kısa sürede yönetenlerce yok ediliyor ve bedeli de canlarla ödeniyor. 
      Beğendiğim bir kaç cümleyi de sizinle paylaşmak istiyorum. Bedreddin diyor ki: "Bir şeyi hiç unutmayalım: Araçlar amaca uygun olmalıdır. Düşman bizi ayartmak için kulağımıza hep şunu fısıldayacaktır: Hayırlı bir amaç uğruna her araca başvurulabilir! Ne denli zor durumda kalırsak kalalım bu ayartmalara asla kanmamalıyız. Saygıdeğer amaçlara ancak saygıdeğer araçlarla ulaşılabilir." 
     Diğer bir söz ise şu: "Hak aramak için yürek ateşli, ama kafa sakin olmalı insanda. Her belanın başı öfkedir diye boşuna söylenmemiştir."
 Ve son olarak kitapta hekimlikle uğraşan Celaleddin Hızır yaşamı boyunca hekimlik yapıp tıp bilimi ile uğraşmış ve ilerleyen yaşında ise hekimliği bırakmıştır. Ve diyor ki: Bedenin tutulduğu hastalıkların nedeni, son çözümlemede, ruhsal bilgisizlikti; daha doğrusu, insanların sürdürdükleri yaşam biçimiyle, onların gerçek hevesleri, niyetleri, amaçları arasındaki çelişkiydi." Günümüzde hastalıkların çoğunun altında yatan stres mi tanımlanıyor burada, ne dersiniz?
   Kitap hem gerçek bir yaşam öyküsü olması hem de bulunduğu döneme ışık tutması bakımından güzel bir kitap. Eğer tarih seviyorsanız muhakkak okumalısınız. Hem de her iki kitabı da. Dervişlerin hayatı ile ilgili en çok dikkatimi çeken şu: Her iki kitapta da dervişler eğitimlerinin başında ilk önce egolarını kırmak için bir takım eğitimlerden, yollardan geçiyorlar. Dilencilik yapıyorlar. Günümüzde de hala insanların önündeki en büyük engel  ego bence. Bu duygulardan arınmak için derviş olmaya gerek yok ama çok kolay da değil öyle ben arınıyorum egolarımdan demekte...
  Üzerinden yıllar geçmiş olsa da dileğimiz, özlemimiz Bedreddin ile aynı: Tüm insanların din, dil, ırk ayrımı olmaksızın yaşayabileceği, açlığın yoksulluğun savaşların olmadığı bir dünya...