#Youcubed.org#matematik eğitimi#hatayapmaktankorkma#çabala#eğitim#matematik#motheroflittlegirl etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#Youcubed.org#matematik eğitimi#hatayapmaktankorkma#çabala#eğitim#matematik#motheroflittlegirl etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Eylül 2018 Pazar

Çabalamak...

Çabalamak, Mother of Little Girl

İnsanların sabit veya gelişmeye açık zihniyetli olarak ikiye ayrıldığını düşünen bir kısım bilim insanının kurduğu https://www.youcubed.org sitesinde bir video izledim. Amaçları gelişmeye açık zihniyetli çocuklar yetiştirmek için ailelere ve eğitimcilere bazı kaynaklar aracılığıyla yol göstermek ve bir de bu işten para kazanmak. Ben de buradan yola çıkarak yeni eğitim-öğretim yılına başlarken sizinle konuşup dertleşmek istedim.
Bir eğitimci ve bir veli olarak en çok ilgimi çeken konulardan biri matematiği çocuğuma nasıl sevdiririm ve öğrenmesine yardımcı olurum. Üstteki videoda da göreceğiniz üzere sadece matematik değil hayattaki tüm uğraşlar belli bir çaba sonucu elde edilir. Ancak bizim matematik konusundaki ön yargımız ve sabit fikirliliğimiz çocukların bu konudaki çabalama isteğinin önünde ciddi bir engel teşkil ediyor. Dünyanın en mutlu çocuklarının yaşadığı Hollanda'nın eğitimini bir yıl hem veli hem de bir araştırmacı olarak deneyimleme şansına sahip oldum. Görüp beğendiğim şeylerden birini sizinle paylaşmak istiyorum ama önce biz bu işi nasıl yapıyoruz ondan söz etmeliyim ki açıkça farkı göresiniz. Üniversitelerde yapılan matematik uygulama derslerinde sınıfa gidiyoruz ve önceden belirlenen soruları çocuklara çözüyoruz. Onlar da bizi izleyip "ben bunu yapabilirim" diye bir fikir ediniyor ama çoğu zaman bunu tecrübe etmiyor. Sonra sıra kendine geldiğinde anlamadığını fark ediyor ya da eğer çok benzer sorularla karşılaştı ise sadece yöntemi, mantığının ne olduğuna bakmadan uygulayıp sonuca ulaşıyor. Sınıfı geçiyor ama öğrenme gerçekleşti mi ya da başka problemlerle karşılaştığında bu bilgiyi yorumlayıp kullanabilir mi orası belirsiz. Ne dersiniz? 
Peki onlar bu işi nasıl yapıyor diye soruyorsunuz şimdi? Gittiğim üniversitede uygulanan sistem şöyle: Sınıfa giriyorlar ve çocuklar problemle uğraşmaya başlıyor. Sınıfta bizde olduğu gibi bir asistan var ama soruyu çözüp cevabı çocukların eline hazır sunmuyor. Çocuklar çabalıyor, takıldığı yerde asistan ona yol gösteriyor: "Şu tanımı anlamamışsın tekrar bak" ya da "Şu teoremi tekrar oku gibi". Herkesin takıldığı bir şey olduğunda ise tahtada genel bir açıklama yapılıyor ama çözüm verilmiyor. Dolayısıyla tam da üstte linkini verdiğim videoda vurgulandığı gibi çabalayarak, hatalar yaparak öğrenci doğruya kendi ulaşıyor. Bir düşünün okul hayatınız boyunca en iyi öğrendiğiniz şeyleri nasıl öğrendiniz. Yaptınız hatalardan öğrendiğiniz şeyler ne kadar kalıcı oldu sizin için. Bunları düşündüğünüz de Jo Boaler'e sizde katılacaksınız .
Ben de sonuna katılıyorum kendisine. Lakin öğrenmede çabalamanın ve hata yapmanın önemini bilen ben, çocuğum bir soruyu çözerken hata yaptığında "öğrenmesi için önemli" diye sevinmek yerine "bunu nasıl yapamazsın" diye sinirlenmekten kendimi alamıyorum. En kötüsü de ona yaptığı hatayı tekrar inceleyip doğruya ulaşması için yeterince zaman tanımıyorum. Çünkü ödevini bir an önce bitirsin ki ben de bir köşeye çekilip dinleneyim derdindeyim. Halbuki ödevini yaparken neden sürekli başındayım değil mi? Sorumluluk ödev sahibinin. Bu tür bilgileri okuduğumda her seferinde görüyorum ki ulaşılan bilgiyi kullanmak, uygulamak gerçekten zor ve yapmadıktan sonra bilmenin anlamı yok.
İster öğrenci, ister anne baba ya da öğretmen olalım, matematik ya da ebeveynlik, öğrenmeye çalıştığımız şey ne olursa olsun, hata yapmak kaçınılmaz ama bir o kadar da gerekli. Öyleyse hatalarımızdan ders çıkararak biz çabalamaya devam edelim ki çocuklarımız da bizden görsün. Dr. Bahar Eriş'in çok sevdiğim bir sözü var: Her çocuk kendi hızında ilerler, lütfen arkadan ittirmeyiniz.
Hepimize güzel bir eğitim-öğretim yılı diliyorum.
Sevgiyle kalın...