öğretmenler ve ailleler için kitap tavsiyesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
öğretmenler ve ailleler için kitap tavsiyesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Ocak 2017 Salı

Beni Ödülle Cezalandırma _Özgür Bolat


Merhaba,
O kadar üzücü olaylar yaşıyoruz ki ülke olarak insanın içinden gelmiyor yazmak, paylaşmak.  Ama inadına okumak, yazmak ve paylaşmak gerek. Hele de belirsizliklerin çok olduğu bir zamanda çocuk yetiştiriyorsanız. Bugün tamda çocuk yetiştirenlere hitap eden bir kitabı sizinle paylaşmak istiyorum. İster öğretmen olun isterseniz ebeveyn okuyunca göreceksiniz ne çok hata yaptığınızı. Özgür Bolat'ın gazetedeki yazılarını zaten her perşembe takip ediyordum ama kitabı çıkınca bir süre almak istemedim, hayal kırıklığına uğramaktan korktuğum için. Eğitimde Değişim Konferansları'na katıldığımızda sevgili arkadaşım Sibel hediye aldı kitabımı. Ben de hem kitabı imzalatma hem de fotoğraf çekinme şansına sahip oldum bu sayede. Kabalıkta acele edince ışık pek olmamış ama olsun. Bu anıda burada dursun.
Gelelim kitabımıza. Kitap çok akıcı bir dil ile yazılmış. Benim tam da sevdiğim gibi içinde bilimsel deneylerle desteklenmiş bilgiler verilmiş. Her bölüm sonunda o bölümdeki bilgiler özetlenmiş. Sorunların ortaya konulduğu uzun bir kısımdan sonra çözümlerin de verildiği kısım ile kitap sonlandırılmış. Peki kitap ne diyor derseniz, ödül ile cezanın aynı olduğunu ikisinin de aslında işe yaramadığını bunun yerine konulması gerekenin ne olduğunu özenle anlatıyor. Hatta inanmayacaksınız belki ama mutluluğun formülü bile verilmiş kitapta. Mutluğun temelinde güven var diyor, yazarımız. Güveni sağlayan hormon oksitoksin ve oksitoksini salgılatan da ilişkilermiş. Yani bir insanın sosyal ilişkileri ne kadar güçlü ise o kadar mutlu ve huzurlu olurmuş. O halde ne yapıyoruz? Bol bol sosyalleşiyoruz. 
Kitaptaki diğer ilgimi çeken konulardan biri 'Bilişsel Çelişki Kuramı'. Bu kuram Leon Festinger isimli bir psikolog tarafından geliştirilmiş. Ne diyor bu kuram derseniz: Bir kişinin kendisiyle ilgili  bir tutum geliştirdiği an, o tutumla tutarlı davranış sevgiler diyor. Tutum ile davranış uyuşmazsa kişi bilişsel çelişki yaşarmış. Farkında olmadan yaptığımız bazı seçimlerde beynimizin bu tür tutarsızlıklardan kaçınmak istemesi diye yorumlanabilir.
Diğer ilginç gelen kısım ise "Çocuk nasıl öğrenir?" sorunun cevaplandığı bölüm. Burada bahsedilen şu çalışma çok ilginç geldi bana sizinle de paylaşmak istiyorum. Dr. Victoria Horner bir kutu tasarlıyor. Kutu iki bölümden oluşuyor. Üst bölüm ile alt bölümü bir kapak bağlıyor ve yukarıdaki delikten çubuk sokarak kapağı açabiliyorsunuz. Kapak açılınca da aynı çubuk ile şekere ulaşıp, onu ileriye iterek alt kutunun önünde bulunan ikinci kapaktan şekeri alabiliyorsunuz. Dr. Horner bunu nasıl yapacağını bir şempanzeye ve sonra da 4 yaşındaki çocuklara gösteriyor. Hem şempanze hem de çocuklar sadece izleyerek bunu yapmayı başarıyorlar. Sonra deneyin ikinci kısmına geliniyor (bu kitapta öğrendiğim 2. şey bu tür deneylerde hep deneyin asıl 2. kısmının belirleyici ve önemli). Bu sefer kutunun yapısı değişiyor. Kutu şeffaf yapılıyor ve üst bölüm ile alt bölüm arasındaki bağlantı kapağı kaldırılıyor.Yani yukarıdan çubuk sokmadan direk alttaki kapaktan şekere ulaşabilirsiniz. Peki bu durumda şempanze ve çocuklar nasıl davranıyor dersiniz? Şempanze arada kapak olmadığını fark edip yukarıdan çubuğu sokmanın gereksizliğini anlayıp doğrudan şekere uzanıyor ama çocuklar kutu değişmiş olmasına rağmen çubuğu olmayan kapakçıktan sokmaya çalışıyor.  İyi de tüm bu deney neden ilginç? Neyi gösteriyor ve nasıl oluyor da şempanze bunu yapabilirken çocuklar yapamıyor, diyorsanız kitabı okuyun dermişim :) Tamam, tamam kitabı okuyun tabi ama sonucu söylemem lazım. Nedeni 4 yaşındaki çocuğun henüz soyut düşünememesi. Soyut düşünemediği için mantık yürütemiyor. O halde nasıl öğreniyor? Etrafındakileri izleyerek. Deneydeki şempanze nasıl yapıyor peki derseniz onun nedeni ise şempanzenin yetişkin olması yani soyut düşünebilmesi imiş. 
Evet dediğim gibi baştan sona böyle ilginç deneylerle desteklenmiş bilgiler dolu oldukça faydalı, çözüm önerilerinin de verildiği bir kitap okumak istiyorsanız, bu kitabı tavsiye ederim. 
Son olarak güzel kampüsümüzde çektiğim bir kaç fotoğraf ile veda ediyorum size. En kısa zamanda yazabilmek ve yeni yılda hepimizin mutlu, sağlıklı ve huzurlu kalabilmesi dileğiyle...









15 Mart 2014 Cumartesi

Incognito_Beynin Gizli Hayatı_David Eagleman


   Bu kitabı okumaktan çok zevk aldım. Beynimizin bilinmezleri, davranışlarımızın arkasında yatan nedenlerden bahsediyor. O kadar ilginç bilgiler var ki her birini anlatsam kitabı baştan sona yazmam gerekir. Ama yine de en ilginç olan kısımlardan söz etmek istiyorum.
  Beyinde meydana gelen bazı hasarların, tümörlerin ya da farklı hastalıkların tedavisi için kullanılan ilaçların davranışlarında meydana getirdiği davranışlar inanılmaz.
Mesela Charles Whitman adındaki 25 yaşındaki bir genç katliam yapıyor. Kendisi hariç 13 kişiyi öldürüyor ki bu kişilerin içinde eşi de var. Ve bıraktığı not ile güçlü bir şiddet duysu hissettiğini ve bunun için doktora da gittiğini yazıyor. İntihar notunda beyninde bir şeylerin değişikliğe uğrayıp uğramadığını belirlemek üzere kendisine otopsi yapılmasını istiyor.Otopsi sonucunda doktorlar beyninde bozuk para büyüklüğünde tümör buluyorlar. Tümör amigdalayı sıkıştırıyor ve amigdala özellikle de korku ve saldırganlık olmak üzere, duygu mekanizmasının düzenlenmesinden sorumludur. Dolayısıyla Whitman'ın tahmini doğru çıkmış beyninde bir şeyler değişmişti.
Diğer bir ilginç sonuçta Parkinson hastalığıyla ilgili. Hastalık dopamin adı verilen sinirsel ileticiyi üreten beyin hücrelerinin kaybının bir sonucudur. Tedavisi ise, kimi zaman vücuttaki dopamin üretimini artırarak, kimi zaman da dopamin reseptörlerine doğrudan bağlanan ilaçlar kullanarak hastadaki düzeylerini yükseltmeye dayanır. Ancak dopaminin beyinde çifte görev üstlenen bir kimyasal olduğu anlaşılmış. Ve tedavi amaçlı verilen dopaminin bazı durumlarda kumar, aşırı yeme, ilaç ve madde bağımlılığı gibi davranışların ortaya çıkmasına sebep olduğu görülmüştür.
Bunun gibi bir çok ilginç bilgi var kitapta. Bilinçli olarak farkında olmasak da bilinçaltımızın temel amacı türün devamını sağlamak gibi görünüyor. New Mexico'da yapılan bir çalışmada striptiz kulüplerindeki dansçıların aldıkları bahşişin kadınların adet döngüleriyle ilişkili olup olmadığı değerlendirilmişti. Doğurganlığın zirveye çıktığı günlerde dansçılar saatte ortalama 68 dolar bahşiş kazanırken bu ortalama regl dönemlerinde 35 dolara düşmüştü. Siz farkında olmasanız da beyniniz sizin adınıza bazı öncelikler belirliyor. Böyle olunca, özgür irade dediğimiz şeye gerçekten sahip miyiz diye sormadan edemiyor insan.  İnsan davranışlarında etkin olan çevre mi yoksa genetik mi sorusuna da bazı açıklamalar getiriyor. Başta da söylediğim gibi her bir bölümde ayrı şaşırtıcı, ilginç bilgiler var. İnsan davranışlarını anlamak zor, hele böyle karmaşık bir kimyası olduğu gerçeğini göz önüne alınca.
Bu kitaba benzer konulardan bahseden bir de dizi var. İzlediniz mi bilmem Perception. Kitap hoşunuza giderse diziyi de izleyebilirsiniz.
Kitap, yılın en iyi kitabı olarak da nitelendirilmiş kapakta. İyi okumalar o halde...
Son olarak eklemek isterim ki insanı, insan beynini, anlamak zor. Daha da zor olan çocukların ölmeye devam ettiği, savaşların bitmediği bu dünyayı anlamlı kılmak. Che Guevara demiş ki:
Aynı evrende yaşamamalı ÇOCUKLAR ve CELLATLAR
Ya ölmeli CELLATLAR ya da DOĞMAMALI ÇOCUKLAR!!