Anne Beynim Aç — Bir Kitap, Bir Farkındalık 🌱
“Anne, karnım aç.” dediğini çok duyduk çocuklarımızın; ama “Anne, beynim aç.” dediğini hiç duymamıştık.
Nedir ki bu beyin açlığı diyorsunuz şimdi siz değil mi?
Her Çocuk Üstün Yeteneklidir kitabının yazarı Bahar Eriş’in ikinci kitabı Anne Beynim Aç, akıcı diline ek olarak tam da benim sevdiğim gibi bilimsel bilgilerle desteklenmiş bir kitap.
Öncelikle üç tür bağdan bahsediyor kitapta: Göbek bağı, kalp bağı ve beyin bağı.
Bu üç bağ ile bağımlılıktan bağlılığa giden ilişki nasıl?
Beyin bağının önemi nedir ve nasıl kurulur gibi soruların cevaplarını buluyorsunuz kitapta.
Tabii bu bağın kurulmasında bazı faktörler belirleyici oluyor.
Örneğin, çocuğunuzla aranızda nasıl bir bağlanma var? Güvenli mi, kaygılı mı yoksa kaçınmacı mı?
Anne baba olarak hepimizin bir stili var.
Bunu da uzmanlar otoriter, müsamahakâr, ihmalkâr ve dengeli olmak üzere dört gruba ayırmışlar.
Detayları kitapta verilen bu gruplandırmalara bakıp öncelikle sınıfınızı öğrenmelisiniz.
Çünkü beyin bağı kurmak için önce siz aynanın karşısına geçmelisiniz diyor Bahar Eriş.
Tüm bunları belirledik, peki bağ kurmasak olmaz mı?
“Neden önemli ki bu bağ?” diyebilirsiniz.
Dediğinizi varsayıyorum ve kitapta bahsedilen, beni çok etkileyen şu kısmı sizinle paylaşmak istiyorum:
Roma İmparatoru Frederick II, çocuklarla hiç konuşulmasa bile zamanı gelince konuşabilecekleri konusunda bir tahminde bulunup sonra bunu test etmiş.
Nasıl mı?
Onlarca çocuk, kendileriyle kesinlikle konuşmama emri almış hemşireler tarafından büyütülmüş.
Sonuçta ne olmuş dersiniz?
Konuşmayı öğrenmeyi bırakın, bu çocukların hepsi küçük yaşta ölmüş.
Buna benzer başka bir araştırma daha okumuştum ama şimdi nereden okuduğumu hatırlayamıyorum.
Yalnız orada da yetimhanedeki bebeklerden bir kısmı sürekli ölüyor ve araştırınca görüyorlar ki ölenler kapıdan uzak, kimsenin ilgi göstermediği çocuklar.
Yatakların düzenini, tüm çocukların eşit ilgi görebileceği biçimde yeniden düzenleyince ölümlerin ciddi şekilde azaldığını fark ediyorlar.
Tüm bunlar bize ne söylüyor?
Çocukların karnını doyurmak kadar önemli şey, sevgi ve ilgi.
Kitapta, hayvanlar tarafından yetiştirilen çocuk örnekleri de veriliyor.
Üç yaşında iken alkolik anne ve babası tarafından terk edilen bir çocuğun, 8 yaşına kadar köpeklerle yaşadıktan sonra bulunup yoğun bir şekilde tedavi edildiğinde, 30 yaşında ancak 5 yaşındaki bir çocuk kadar konuşabildiği gözlemleniyor.
Tüm bu çalışmalar gösteriyor ki bahsi geçen bu bağlar yaşamsal bir önem taşıyor.
Beni en çok etkileyen diğer bir bölüm ise Japonya’da yapılan bir anaokulundan bahsedilen kısım.
“Hiperaktivite, bir mimari tasarım bozukluğu olabilir mi?” diyor yazar.
Belki de öyle.
Bu okulda olan ama bizim okullarımızda olmayan özellikleri, tasarlanırken göz önüne alınan verileri okuyunca insana verilen değeri görmemek imkânsız.
Hayatın temel amaçlarından biri mutlu olmak, mutlu bireyler yetiştirmek.
Peki sadece duruşunuzu değiştirerek bile mutluluğa doğru bir adım attığınızı biliyor musunuz?
Bu konuyla ilgili çok güzel bilgilerin verildiği bir bölüm var ki açıp arada okuyunca bile bedeninizi mutluluk makinesine dönüştürmeniz mümkün olabilir.
Son favori bölümüm ise ergenlerden bahsedilen kısım.
Ergenlik döneminde ne oluyor da işler zorlaşıyor, düşündünüz mü hiç?
Ben bu kitabı okuduktan sonra bir de Dr. Kerem Dündar’ın TED konuşmasında bunu duydum ve öğrendim ki bu durum, frontal korteks adı verilen ve planlama, mantık yürütme, karar verme, görevleri organize etme, bilinç gibi işlerden sorumlu olan bir bölümün ergenlikte bir değişim geçiriyor olmasıyla ilgili.
Ergenlikte beyindeki gri madde kalınlaşıyor ve bu gri madde beynimizin entelektüel kısmını yönetiyor.
Tam da bu dönemde gri maddeler önce çoğalıyor, sonra da hızla budanıyor diyor kitapta.
Bu ne demek?
O dönem ergenin kullandığı bağlar güçleniyor, kullanmadıkları ise yok oluyor.
Yani bu dönem zorlu olduğu gibi kritik bir dönem de aslında.
“Ne yapmalıyız?” diyorsanız, kitabın bu bölümünde verilen tavsiyelere bir göz atmalısınız.
Her bölümü ayrı güzel bir kitap.
Ben sadece benim ruhuma hitap eden kısımlardan bahsettim size.
Umuyorum, hepimizin çocuklarıyla güçlü beyin bağları kurabildiği, beyinlerindeki açlığı giderebildiği güzel günler hepimizin olur.
Güzel okumalar...
Artık her yazının sonunda bir gelenek oldu:
Kadrajıma takılan güzellikler, sizin de ruhunuzu beslesin.
Sevgiyle kalın... 💫
motheroflitllegirls |
0 comments:
Yorum Gönder
Gelin beğendiklerinizi ve beğenmediklerinizi konuşalım...