motheroflittlegirls etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
motheroflittlegirls etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Aralık 2017 Pazar

Akran zorbalıklarından biri : Sosyal dışlanma

   

 Sosyal dışlanma deyince aklınıza ne geliyor? Yabancı olmaktan kaynaklı bir dışlanma mı? Bahsetmek istediğim daha çok çocuklar arasında yaşanan, zorbalık türlerinden biri. Peki neden benim gündemimde böyle bir konu var derseniz nedeni kızımın bu tür bir davranışa maruz kalması. Farklılıkların doğal olduğu bir yerde bile buna rastlamak mümkün. Bazı çocuklar mizaçları gereği, bazıları ise ailelerinin onlara karşı tutumundan kaynaklı olarak böyle bir tutum geliştiriyor bence.  Sınıfındaki kızlardan birisi Şimal ile oynamak istemiyor. Olabilir, herkes herkes ile oynamak zorunda değil ama başkalarının da oynamasına engel oluyorsa, işte o zaman bu bir sorun haline geliyor. Peki  bu konuda çocuğumuza nasıl yardım edebiliriz diye düşünüp bir kaç yazı okudum.
       Okuduklarımı özetlersem: Sosyal dışlanma özellikle kızlar arasında yaygın bir durum ve böyle bir davranışa maruz kalan çocuğun kendine olan güveni zarar görüyor. Acaba bende bir kusur mu var, ben sevilmeyecek biri miyim gibi hislere kapılabiliyor. Akranları tarafından dışlanan çocuğu ailesi koşulsuz kabul etmeli, sevmeli ve ayrıca iletişim kurma yeteneklerini geliştirmesine yardımcı olmalıdır, Bu durum okulda yaşanıyorsa öğretmen ile iletişime geçilmelidir. Öğretmenin diğer çocukların zorbalıklarından haberi olmayabilir. Ayrıca öğretmeni ile konuşarak onun akranları ile ilişkilerinde neler gözlemlediği konusunda bilgi almak da faydalı olabilir. Öğretmenin dışlanan çocuğa sınıf içinde bir takım görevler vererek onun statüsünü artırması arkadaşları arasında kabul görmesini kolaylaştırabilir, diyor uzmanlar.
         Peki biz ne yaptık, sorunu nasıl çözdük derseniz aslında sorun bana geldiğinde çözülmüştü bile. Çünkü sınıf arkadaşlarından bazıları bu durumdan rahatsız olup aileleri ile konuşmuş. O velilerden biri de sınıf öğretmeni ile iletişime geçip çocukla öğretmenin konuşmasını rica etmiş. Ben öğretmen ile konuştuğumda öğretmen gerekli konuşmayı yapmış ve ilişkiler rayına girmeye başlamıştı.
      Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum: Aslında bizim düşündüğümüzden daha fazla bu tür olaylara maruz kalıyor çocuklar ve bu da bir tür şiddet. Kötü olan ise zorbalığı gören çocuğun ailesi ile zorbalığı yapan çocuğun ailesinin davranışı yorumlayışının farklı olması. Oysa aile zorbalığı zorbalık olarak görmediği sürece bu sorunu çözmek için de adım atmayacaktır. Bu da ilerde daha büyük sorunlara yol açabilir. O halde her türlü zorbalığın uzağımızda olduğu, sorunların görmezden gelinerek çözülemeyeceği gerçeğini  aklımızda tutacağımız çözüm odaklı, sağ duyulu, sağlıklı ve mutlu günler hepimize... 

5 Kasım 2017 Pazar

Çocuklar için İngilizce Öğrenmeye Yardımcı Youtube Kanalları



Merhabalar,
Şimal Deniz Groningen'de uluslararası bir okula gidiyor. Okulda İngilizce'yi 3. ve hatta 4. dili olarak öğrenen çocuklar var. Yeni gelenlerin bazıları tıpkı Şimal Deniz gibi çok az ya da hiç İngilizce bilmiyor. Bu nedenle seviyelerine göre hafta da en fazla 4 gün olmak üzere "English As an Additional Language"  yani EAL dersi alıyorlar. Bu dersin öğretmeni bu konuda özel eğitim almış. Okul başladıktan 2 hafta kadar bizi çağırıp kendi dilimiz ile ilgili bilgi aldı. Çünkü 2. bir dil öğrenen bireyin mutlaka kendi dilini iyi bilmesi ve öğrenirken eğlenmesi gerekiyormuş. Ayrıca okul online bir sisteme üye :Learning village. Bu siteye paralel olarak dersler görüyorlar. Ek olarak öğretmen toplantıda bize İngilizce eğitimi ile ilgili eğitici youtube kanalları listesi verdi. Uzmanından aldığımız bu listeyi aşağıya ekliyorum. Belki siz de çocuklarınıza izletmek istersiniz. Mutlu haftalar...



24 Haziran 2017 Cumartesi

Minik Poğaça





Uzun bir zamandan sonra yeni bir tarif eklemek istedim.  Hollanda'ya gidiş hazırlıklarımız nedeniyle yoğunum. Zaman yaklaştıkça yoğunluk artıyor. Bir de son dakikaya kalmış işlerden hoşlanmayan biri olarak elimde olmayan, müdahale edemediğim bu sıkışıklık beni strese sokuyor. Akışına bırakmayı öğreniyorum zor ama. Ev arama çalışmaları da sürüyor bu arada.  Bayram da geldi. Düşündüm ki bir  tarif ekleyeyim ve bu vesile ile bayramlaşalım. Sevdiklerinizle birlikte olabildiğiniz, sağlıklı ve mutlu bir bayram olmasını diliyorum. 
Bu minik poğaçalar şu sıralar bizim kızların favorisi. Özellikle Helin Zeynep diş çıkarırken çok hoşlanıyor bunu kemirmeyi. Tarif benim becerikli arkadaşım Şerife'ye ait. Gelelim malzemelere ve poğaçanın yapılışına:

Malzemeler

  • Yarım paket tereyağı
  • 1 çay bardağı sıvı yağ
  • 1 çay bardağı yoğurt
  • 1 yemek kaşığı toz şeker
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • 1 yemek kaşığı sirke
  • 1/2 paket kabartma tozu
  • 1 Yumurtanın akı (sarısı üzerine)
  • Aldığı kadar un (3 bardaktan biraz fazla)
  • İçine peynir ya da patates

Yapılışı:

  • Tereyağı, sıvı yağ, yoğurt,  yumurta akı, toz şeker, sirke ve tuzu bir kapta karıştırın. 
  • Ardından elediğiniz unu ve kabarta tozunu da ilave edip hamuru güzelce yoğurun. 
  • Ceviz büyüklüğünde hamurlar koparıp, istediğiniz içi arasına koyup poğaçanıza şekil verin.
  • Üzerine yumurta sarısı sürün.
  • Arzu ederseniz üzerine susam ya da çörek otu serpebilirsiniz. 
  • 180 derece sıcaklıkta kızarıncaya kadar pişirin. 
  • Afiyet olsun.
Ağzınız tadı hiç bozulmasın. Her günü bayram tadında yaşayın. Sevgiler...







11 Mayıs 2017 Perşembe

Anne Beynim Aç_Bahar Eriş

Kitap tavsiyesi





"Anne karnım aç" dediğini çok duyduk çocuklarımızın da beynim aç dediğini hiç duymamıştık. Nedir  ki bu beyin açlığı diyorsunuz şimdi siz değil mi? Her Çocuk Üstün Yeteneklidir kitabının yazarı Bahar Eriş'in ikinci kitabı "Anne Beynim Aç", akıcı diline ek olarak tam da benim sevdiğim gibi bilimsel bilgilerle desteklenmiş bir kitap. Öncelikle üç tür bağdan bahsediyor kitapta: Göbek bağı, kalp bağı ve beyin bağı. Bu üç bağ ile bağımlılıktan bağlılığa giden ilişki nasıl? Beyin bağının önemini nedir ve nasıl kurulur gibi soruların cevaplarını buluyorsunuz kitapta.

Tabi bu bağın kurulmasında bazı faktörler belirleyici oluyor. Örneğin çocuğunuzla aranızda nasıl bir bağlanma var? Güvenli mi, kaygılı mı yoksa kaçınmacı mı? Anne baba olarak hepimizin bir stili var. Bunu da uzmanlar otoriter, müsamahakar, ihmalkar ve dengeli olmak üzere dört gruba ayırmışlar. Detayları kitapta verilen bu gruplandırmalara bakıp öncelikle sınıfınızı öğrenmelisiniz. Çünkü beyin bağı kurmak için önce siz aynanın karşısına geçmelisiniz diyor, Bahar Eriş.

Tüm bunları belirledik, peki bağ kurmasak olmaz mı? Neden önemli ki bu bağ, diyebilirsiniz. Dediğinizi varsayıyorum ve kitapta bahsedilen ve beni çok etkileyen şu kısmı sizinle paylaşmak istiyorum: Roma İmparatoru Frederick II, çocuklarla hiç konuşulmasa bile zamanı gelince konuşabilecekleri konusunda bir tahminde bulunup sonra bunu test etmiş. Nasıl mı? Onlarca çocuk, kendileriyle kesinlikle konuşmama emri almış hemşireler tarafından büyütülmüş. Sonuçta ne olmuş dersiniz? Konuşmayı öğrenmeyi bırakın, bu çocukların hepsi küçük yaşta ölmüş.  Buna benzer başka bir araştırma daha okumuştum ama şimdi nereden okuduğumu hatırlayamıyorum. Yalnız orada da yetimhanedeki bebeklerden bir kısmı sürekli ölüyor ve araştırınca görüyorlarki ölenler kapıdan uzak kimsenin ilgi göstermediği çocuklar. Yatakların düzenini tüm çocukların eşit ilgi görebileceği biçimde yeniden düzenleyince ölümlerin ciddi şekilde azaldığını görüyorlar. Tüm bunlar ne söylüyor bize? Çocukların karnını doyurmak kadar önemli sevgi ve ilgi. Kitapta, hayvanlar tarafından yetiştirilen çocukları örnekleri veriliyor. 3 yaşında iken alkolik  anne ve babası  tarafından terk edilen bir çocuğun 8 yaşına kadar köpeklerle yaşadıktan sonra bulunup yoğun bir şekilde tedavi edildiğinde 30 yaşında ancak 5 yaşındaki bir çocuk kadar konuşabildiği gözlemleniyor. Tüm bu çalışmalar  gösteriyor ki bahsi geçen bu bağlar yaşamsal bir önem taşıyor.

Beni en çok etkileyen diğer bir bölüm ise Japonya'da yapılan bir anaokulundan bahsedilen kısım. "Hiperaktivite, bir mimari tasarım bozukluğu olabilir mi?" diyor, yazar. Belki de öyle. Bu okulda olan ama bizim okullarımızda olmayan özellikleri, tasarlanırken göz önüne alınan verileri okuyunca insana verilen değeri görmemek imkansız.

Hayatın temel amaçlarından biri mutlu olmak, mutlu bireyler yetiştirmek. Peki sadece duruşunuzu değiştirerek bile mutluluğa doğru bir adım attığınızı biliyor musunuz? Bu konu ile ilgili çok güzel bilgilerin verildiği bir bölüm var ki açıp arada okuyunca bile bedeninizi mutluluk makinesine dönüştürmeniz mümkün olabilir.
Son favori bölümüm ise ergenlerden bahsedilen kısım. Ergenlik döneminde ne oluyor da işler zorlaşıyor, düşündünüz mü hiç? Ben bu kitabı okuduktan sonra bir de Dr. Kerem Dündar'ın TED konuşmasında bunu duydum ve öğrendim ki bu durum, frontal korteks adı verilen ve planlama, mantık yürütme, karar verme, görevleri organize etme, bilinç gibi işlerden sorumlu olan bir bölümün ergenlikte bir değişim geçiriyor olması ile ilgili. Ergenlikte beyindeki gri madde kalınlaşıyor ve bu gri madde beynimizin entelektüel kısmını yönetiyor. Tam da bu dönemde gri maddeler önce çoğalıyor, sonra da hızla budanıyor diyor, kitapta. Bu ne demek o dönem ergenin kullandığı bağlar güçleniyor, kullanmadıkları ise yok oluyor. Yani bu dönem zorlu olduğu gibi kritik bir dönem de aslında. Ne yapmalıyız diyorsanız, kitabın bu bölümünde verilen tavsiyelere bir göz atmalısınız.

Her bölümü ayrı güzel bir kitap ben sadece benim ruhuma hitap eden kısımlardan bahsettim size. Umuyorum hepimizin çocukları ile güçlü beyin bağları kurabildiği, beyinlerindeki açlığı giderebildiği güzel günler hepimizin olsun. Güzel okumalar...

Artık her yazının sonunda bir gelenek olduğu. Kadrajıma takılan güzellikler sizin de ruhunuzu beslesin. Sevgiyle kalın...



motheroflittlegirls


Anne beynim aç


motheroflitllegirls











4 Nisan 2017 Salı

Şiddetsiz İletişim Bir yaşam Dili _Marshall B. Rosenberg


   Şiddetin günlük hayatın doğal bir parçası olduğu bu günlerde, herkes okumalı dediğim bir kitabı sizlerle paylaşmak istiyorum: Şiddetsiz İletişim. Kitap baştan sona altı çizilesi tespitlerle dolu. Aşağıda yazdıklarım da kitabın tamamında altını çizdiklerim ve en çok etkilendiklerim.

"Hayata yabancılaştıran iletişim şekillerinden biri, bizim değerlerimizle örtüşmeyen davranışlarda bulunan insanları, yaptıklarının yanlış veya kötü olduğunu ima eden ahlakçı yargılarla değerlendirmektir." diyor ve ekliyor suçlama, hakaret etme, küçük düşürme, etiketleme, eleştirme, karşılaştırma ve teşhis koyma davranışlarının hepsi bir yargılama çeşididir. O halde toplumumuza baktığınızda yargılamayan yok gibi. Yazarken teşhis koyarak ben de yargılama yapıyorum aslında şu an.

"Dikkatimiz kendimizin ve diğerlerinin ihtiyaç duyup elde edemediği şeyler üzerine değil; yanlışlık derecelerini belirleme, analiz etme ve sınıflandırma üzerine odaklanır. .Dolayısıyla, eşim ona verdiğim sevgiden daha fazlasını istiyorsa sevgiye muhtaç ve bağımlıdır. Eğer ben onun verdiği sevgiden daha fazlasını istiyorsam o zaman o ilgisiz ve  duyarsız olur."  diyor. Yargılıyoruz, hem de yargılarımız hangi taraftan baktığımıza göre değişiyor. Çünkü biz gözlemlemiyoruz, değerlendirme yapıyoruz. Gözlemleme, işin işine değerlendirme katmadan gördüğümüzü açık ve net şekilde ifade etmek olarak tanımlanıyor. Değerlendirme olduğunda, karşı tarafın bunu bir eleştiri  olarak algılama ihtimali yüksek ve bu da söylediklerimizin duyulmasının önünde duran bir engel oluşturmaktadır. Ancak gözlem ile değerlendirmeyi ayırt etmek gerçekten zor. Bu nedenle kitapta  ikisi arasındaki farklar örneklerle ifade edilmiş.

Kitapta, başkalarının söyledikleri ve yaptıklarının, bizim duygularımızı tetikleyicisi olabileceğini ama asla duygularımızın sebebi olamayacağını belirtiyor ve ekliyor:

"Duygularımız başkalarının söylediklerini ve yaptıklarını  nasıl algılayacağımızı secişimize bağlı olarak uyandığı gibi, o andaki ihtiyaçlarımız ve beklentilerimizden de doğar. "
Olumsuz bir mesaj aldığımızda kendimizi ya da karşımızdakini suçlamak yerine kendi duygu ve ihtiyaçlarımıza veya karşımızdakinin duygu ve ihtiyaçlarını anlamaya yönelmek gibi bir seçeneğimiz olduğunu ve son iki seçeneği iletişimde hayatımızın bir parçası haline getirdiğimizde şiddetsiz iletişim konusunda başarılı olabileceğimizi söylüyor yazar. Duygularımızın temelindeki ihtiyaçlarımızı fark edip ifade edebilmemiz önemli bir aşama ama en çokta biz kadınlar içinde bulunduğumuz toplum ve yetiştirilme koşullarımız nedeniyle başkalarının sorumluluğunu yüklenmeyi en yüce görev olarak görüp kendi ihtiyaçlarımızı görmezden gelmeye meyilli oluyoruz. Kendimizi başkalarının duygularından sorumlu hissediyor ve onları mutlu etmek için sürekli çaba harcamamız gerektiğine ve mutlu görünmezlerse bundan bizim sorumlu olacağımıza inanıp bir şeyler yapmamız gerektiğini düşünüyoruz. Oysa hatırlamamız gereken bir şey var, biz herkesin kapısının önünü süpüremeyiz. Sokağın temiz olmasını istiyorsak herkes kendi kapısının önünü süpürmeli, değil mi?
Hadi bugün  başlayalım, yargılamayan, karşımızdaki sözünü bitirmeden ne söyleyeceğimizi planlamaya başlamadan, sadece gözlemleyerek iletişim kurmaya. Gerçekten duyulmanın ve duymanın tadına varabildiğimiz, şiddet ten uzak, etrafınızdaki güzellikleri fark edebildiğiniz, güzel günler dilerim...






                                     




5 Şubat 2017 Pazar

Üzümlü Kurabiye



Merhabalar,
Tarif yazmayalı ne kadar da uzun zaman olmuş. İşler, güçler, kızlar derken zaman akıp geçiyor. Tarif oluyor fotoğraflamak unutuluyor ya da hepsini bir araya getirmeye zaman olmuyor. Evde bilgisayar başına geçebilmek lüks. Helin Zeynep uyusa Şimal Deniz uyanık oluyor. Annelerim işi de hiç bitmiyor. Bu kurabiye Helin Zeynep'in favorisi. Kendisinin yemekle pek arası yok ama dişini kaşıyacak, durdukça sertleşen, sertleştikçe tadı güzelleşen bu kurabiyeye hayır demiyor. Tarif becerikli komşum Hülya Hanım'a ait. Ben buraya orijinal halini yazdım ancak iç malzeme olarak sadece üzüm değil kuru meyve karışımı kullandım. Kuru meyveleri seviyorsanız bu halini de beğeneceğinize eminim. Şimdiden hepinize afiyet olsun. 
Yarın okullar açılıyor, ne diyelim yeni dönemimiz de hayırlı uğurlu olsun.
Gelelim tarifimizin detaylarına:

Malzemeler;

  • 1 paket sana yağ (Tereyağ tercih ettim)
  • 1 paket vanilya
  • 1 paket kabartma tozu
  • 3 su bardağı un
  • 1 su bardağı yoğurt
  • 6 kaşık un
İç malzemeleri:
  • 1 su bardağı üzüm
  • 1 su bardağı şeker
  • 1 yumurta akı (sarısı üstüne sürülecek)
  • Mecburi değil ama ben iç malzemeye biraz tarçın ve çekilmiş fındık ilave ettim. 

Yapılışı:

  • Katı yağ ile 1 paket vanilyayı iyice yoğurun.
  • Ayrı bir kapta eleyerek 3 su bardağı un ile kabartma tozunu karıştırın.
  • Un karışımını yağa ekleyip kıvam alıncaya kadar yoğurun.
  • Ardından yoğurdu ve 6 kaşık unu ilave edip yoğurmaya devam edin.
  • Yoğurma işini bitirince hamuru 15 dakika dinlenmeye bırakın.
  • Bu sırada iç malzemelerini ayrı bir kapta karıştırın.
  • Hamuru 4 parçaya bölün ve hepsini açın. (yufkadan biraz daha kalın olacak)
  • Açılan her yufkanın içine iç malzemeyi koyup yayın ve sonra rulo yapın.
  • Ardından ruloları verev kesin ve tepsiye dizip üzerine yumurta sarısını sürün.
  • 180 derecede pişirin. 
  • Kurabiyeler yemeye hazır, afiyet olsun.


Bir kaç tanede fotoğraf paylaşmak istiyorum karlı günlerimizin hatırası olarak.






17 Eylül 2016 Cumartesi

Karlar Prensesi Şimal Deniz'in 9. yaş günü




doğum günü menüsü, 9 yaş doğumgünü, Karlar ülkesi temalı doğum günü, doğum günü hazırlıkları
        Uzun bir aradan sonra merhaba,

Ülkenin gündemi, işler güçler, tatil derken yine yeni bir dönemin başına geldik dayandık. Eylülde başlayan diziler gibi ben de sezonu açayım dedim. Açılışta da Şimal Deniz'in doğum günü hazırlıkları ve menüsünü yazmaya karar verdim okuduğunuz üzere.
Şimal Deniz geçen sene kardeşinin çok küçük olması nedeniyle sadece aile arasında bir doğum günü kutlaması ile geçiştirilen doğum gününü bu sene daha şaşalı kutlamak istedi. Öncelikle temamızı belirledik ve ona uygun olarak Şimal Deniz'e bir karlar prensesi elbisesi diktirdik.
                      
 Sonra temaya uygun olarak pinteresten stickerlar belirledik ve bir ozalitçiden çıktısını aldık. Ayrıca arkadaşlarına bugünün anısı olarak bir ayraç hazırladık onların da yine çıktısını aldık. 


            
En önemli meselelerden biri de doğum günü kutlamalarının nerede yapılacağı idi. Şimal Deniz'in katıldığı doğum günlerinin tümü neredeyse ev dışında bir yerlerde yapılmıştı. Benzer olarak doğum gününü dışarda kutlamak istedi. Biz de bunun için apartmanımızın bahçesini düzenledik. Menümüzde ise aşağıdakiler vardı.
Evet doğum günü masasından bir kaç kare ile bu yazımı tamamlıyorum. Umarım arayı açmadan yeniden görüşürüz kısa zamanda. Sevgiyle kalın...
Elsa prenses, Doğum günü menü, Doğum günü sofrası

doğum günü elsalı



karlar ülkesi temalı doğum günü, Frozen birthday party






2 Nisan 2016 Cumartesi

Nişastalı Çıtır Börek





çıtır börek
Nişastalı çıtır börek, patatesli börek


Merhaba,
Bir süredir eklemeye niyetlenip, ekleyemediğim bir tarif ile yine buradayım. Ülke gündemi acılarla dolu. O nedenle insanın eli gitmiyor yazmaya. Ama yeni bir aya girdik. Nisan ayında her şey güzel olsun, baharın sıcaklığı, doğanın uyanışı bizi sarsın. Güzel günlerin başlangıcı olsun. Bu dilekler ile tarifimize gelelim. Adından anlaşıldığı üzere çıtır çıtır bir börek. Ben patates ve peynir karışık yaptım. İsterseniz ıspanaklı da yapabilirsiniz. Afiyet olsun.

 Malzemeler:

  • 3 adet yufka
  • 100 gr tereyağ
  • 1 çay bardağı sıvı yağ 
  • 6 çay kaşığı nişasta
  • üzeri için 1 adet yumurta sarısı
İç harcı için
  • 4 adet haşlanmış patates
  • beyaz peynir

Yapılışı:
  • Öncelikle tereyağını eritin ve sıvı yağ ile karıştırın.
  • İlk yufkayı alıp her yerini yağlayın.
  • Sonra tel süzgeç ile 1 çay kaşığı kadar nişastayı her yerine serpin.
  • Yufkayı ortadan ikiye katlayıp yarım daire şekline getirin. 
  • Bu katıda yağlayıp aynı şekilde nişastalayın.
  • Ardından yufkanın geniş(düz) kısmına istediğiniz iç harcını yayın. Ben haşlanmış patatese biraz peynir ekledim ama ıspanaklı da yapabilirsiniz.
  • Yanlardan 3 parmak kadar içe katlayıp rulo şeklinde sarın.
  • Elde ettiğiniz ruloyu da yine  parmak genişliğinde dilimleyin yağlı kağıt serdiğiniz tepsiye yerleştirin.
  • Diğer  yufkaya da aynı işlemi uygulayın.
  • Hazırladığınız yufkaları  180 derecede pişirin. 
  • Üzerine yumurta sürebilirsiniz ben sürmeden pişirdim gayet güzel oldu.
  • Herkese afiyet olsun...
Son olarak baharın güzellikleri size gelsin...






13 Mart 2016 Pazar

Trileçe_Orman meyveli soslu

Orman meyveli soslu trileçe, motheroflittlegirl

Merhaba,
Uzun süre önce siteye ekleyip bir türlü yayınlayamadığım bu tarif de artık siteye eklenmiş bulunuyor. Bahar geliyor, biz de iki çocuklu hayatımızın 8 ayını geride bıraktık. Blog yazılarının seyrelmesinden de anlayacağınız üzere 2 çocuklu hayat güzel ama bir o kadar da yorucu ve yoğun. Helin Zeynep oldukça hareketli bir bebek. Zaman buldukça tariflerimi eklemeye devam edeceğim. Bu gün üniversite sınavı var. Şimdiden tüm çocuklarımıza kendilerini mutlu edecek kararlar alıp, aldıkları kararlar ile mutlu olacakları bir hayat diliyorum.
Sevgiler...Tariflerin sonuna da içinizi açacak bir kaç fotoğraf ekleyeyim ki evleriniz baharın kokusu ile dolsun.

Malzemeler:

Kek için:

  1. 4 yumurta
  2. 8 yemek kaşığı şeker
  3. 8 yemek kaşığı un
  4. 1 yemek kaşığı irmik
  5. 1 su bardağı sıvı yağ
  6. 1 paket vanilya
  7. 1 paket kabartma tozu

Şerbeti için:

  1. 3 su bardağı süt
  2. 1 paket süt kreması
  3. 3 yemek kaşığı şeker

Üstü için:

  1. 1 paket Dr. Oetker orman meyveli sos

Yapılışı:

  1. Öncelikle yumurtaların sarısı ile beyazını ayıralım. 
  2. Beyazları şeker ile iyice krema şekline gelinceye kadar çırpalım ve ardından sarıları da üzerine ekleyip çırpmaya devam edelim.
  3. Yağı ekleyip çırpmaya devam edelim.
  4. Elediğimiz unu, irmiği karışıma ekleyelim. Vanilya ve kabartma tozunu da ekleyip düşük ayarda çırpalım. Bu miktar kare borcam için uygun. Kabımızı yağlayıp karışımı dökelim.
  5. Önceden ısıtılmış fırında 180 derecede pişirelim. Yaklaşık 40-45 dakika sürüyor pişmesi. 
  6. Kek biraz ılık hale gelince keki dilimleyip ayrıca bir kürdan yardımı ile iyice her tarafını delelim.
  7. Şerbet malzemelerini süt köpürünceye kadar iyice çırpalım ve ılınan kek üzerine yavaş yavaş dökelim. Sonra sos pişinceye kadar buzdolabına kaldıralım.
  8. Üstü için sosu üzerindeki tarife göre pişirin ve biraz soğutun. Sosu kekin üzerine yayın ve dolaba kaldırın. Bir gün beklerse daha da güzel oluyor.
  9. Afiyet olsun...
bahar,foto

bahar

30 Aralık 2015 Çarşamba

Elmalı Çıtır Rulo




   Merhaba,
  Yılın son tarifi ile yine karşınızdayız. Lezzetli ve basit bir tarifimiz var. Tarif nefis yemek tarifleri sitesinden ama ben ilk defa sevgili arkadaşım Şerife'de yedim elmalı çıtır ruloyu. Beni bu tarif ile tanıştırdığı için kendisine teşekkür ediyorum. Seneyi tatlı bitirmek için bunu paylaşmak istedim. 
   Bu sene bize Helin Zeynep'i getirdi .Ama ülke olarak çok güzel günler yaşamıyoruz ne yazık ki. Bir tarafta savaş var, insanlar ölüyor diğer tarafta hayat hiçbir şey olmamış gibi devem ediyor. O nedenle yeni yılda dileğimiz öncelikle sağlık, sonra barış ve huzur dolu günler. Sevdikleriniz ve sevenleriniz daima yanınızda olsun. Mutlu seneler. 
Gelelim tarifimize:

Malzemeler

  • 15 adet baklava yufkası
  • 4 adet elma rendesi
  • 1 çay bardağı şeker
  • 1/2 çay kaşığı tarçın
  • 1 çay bardağı çekilmiş fındık ya da ceviz
  • 150 gr tereyağ 
  • 1/2 çay bardağı sıvı yağ
  • Üzeri için  pudra şekeri ve tarçın karışımı

Yapılışı:

  • Öncelikle elmaları soyup rendeliyoruz. Üzerine 1 çay bardağı şekeri ve yarım çay kaşığı kadar tarçını ilave edip  elmalar suyunu çekene kadar pişiriyoruz. Pişen elmalı içimize piştikten sonra fındığını ilave edip karıştırıyoruz ve soğumaya bırakıyoruz.
  • Tereyağı eritip sıvı yağ ile karıştırıyoruz.
  • Üç tane baklava yufkasının aralarına hazırladığımız yağ karışımından sürüyoruz.
  • En üstteki yufkaya toz şeker serpiştiriyoruz. 
  • Baklava yufkasının uzun kenarına hazırladığımız içten koyup rulo şeklinde sarıyoruz. 
  • Hazırladığımız ruloların istediğimiz boyutta dilimlere ayırıyoruz. 
  • Yağlı kağıt serdiğimiz tepsiye yerleştiriyoruz. Üzerine kalan yağdan sürüp 180 derecede kızarıncaya kadar pişiriyoruz.
  • Pişip soğuduktan sonra tarçın ve pudra şekeri karışımı hazırlayıp üzerine serpiyoruz.
  • Afiyet olsun.

1 Aralık 2015 Salı

Fındıklı Mini Kurabiye









Merhaba,
Yeni tarifimiz yediğinizde ağzınızda dağılan minik atıştırmalık şeklinde fındıklı kurabiyeler. Yiyenlerin sizden mutlaka tarif isteyeceğinden emin olabilirsiniz. Ayrıca oldukça da bereketli bir tarif. Bu ölçü ile iki tepsi çıkıyor. Şimdiden deneyenlere afiyet olsun.

Malzemeler:

  • 250 gr tereyağ
  • 1.5 çay bardağı pudra şekeri
  • 1.5 çay bardağı sıvı yağ
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 cimdik tuz
  • 1 su bardağı çekilmiş fındık ya da ceviz
  • 1 yumurta sarısı (akı üstüne sürülecek)
  • Aldığı kadar un 

Üzeri için :

  • yumurta akı 
  • 1 çorba kaşığı kadar şeker

Yapılışı:

  • Öncelikle tereyağ ile pudra şekerini krema kıvamına gelene kadar yoğurun. 
  • Sırası ile sıvı yağ, kabartma tozu, tuz ve yumurta sarısını ekleyip tekrar karıştırın.
  • Yavaş yavaş unu ilave edin. Sonra da fındığı ilave edin. Kulak memesi kıvamında olacak şekilde hamuru yoğurun. 
  • Yoğurma sonrası 10 dakika kadar dolapta bekletin.
  • Sonra küçük toplar yapın. Yaptığınız topları önce yumurta akına sonra şekere batırın. 
  • 180 derecede kurabiyelerinizi altı kızarana kadar pişirin. Afiyet olsun.

9 Kasım 2015 Pazartesi

Havuçlu Kek


Havuçlu Kek




fındıklı havuçlu kek

Merhaba,
En sevdiğim keklerden biri havuçlu kek. Ama istediğim kıvamda olanını pek bulamıyordum. Bir zamanlar iş yerinde oda arkadaşım sevgili Tuğba'nın annesi Emine Teyze yapardı. O'nun tarifini çok beğeniyordum. Bu da ona yaklaştı biraz. İki farklı tarifin kendime göre yorumunu yaparak bu tarife ulaştım. Oldukça besleyici de oldu. Denemek isteyenlere şimdiden afiyet olsun. Tarifimiz için mazemeleri verelim.

Malzemeler :

  • 2+1/4 su bardağı un
  • 1 paket kabartma tozu
  • yarım çay kaşığı karbonat
  • Yarım çay kaşığı tuz
  • Yarım çay kaşığı yenibahar (varsa)
  • 2 çay kaşığı tarçın (tepeleme olmasın)
  • 3 çorba kaşığı hindistan cevizi
  • 4 yumurta
  • 2 su bardağı şeker
  • 1 su bardağı sıvı yağ
  • 1,2 damla limon suyu
  • Rendelenmiş 3 küçük ya da 2 büyük havuç
  • 1 su bardağı iri çekilmiş ceviz ya da fındık
Yapılışı:

  • Öncelikle kuru malzemeleri büyük bir kaba eleyip karıştırın. 
  • Havucu rendeleyin ve bir kenara bırakın.
  • 4 yumurtayı şeker ile krema kıvamına gelinceye kadar çırpın.
  • Üzerine sıvı yağı ekleyip düşük ayarda biraz daha çırpın. 
  • Sıvı karışımı kuruların içine ekleyip en düşük ayarda iyice karıştırın.
  • Son olarak rendelenmiş havucu ve fındığınızı ekleyip spatula ile karıştırın. 
  • Yağladığınız tepsiye dökün ve 180 derecede pişirin.
  • Afiyet olsun.